Koçluk Anlayış ve Yaklaşımım

Hakkımda

Profesyonel koç olarak çalışmanın herşeyden önce bitmeyen bir yolculuk olduğuna inanıyorum. Sürekli gelişmek ve olabildiğince çok donanıma sahip olmak. Dünyayı bu alanda takip etmek ve deneyimlemek…

Profesyonel koç olarak çalışmanın herşeyden önce bitmeyen bir yolculuk olduğuna inanıyorum. Sürekli gelişmek ve olabildiğince çok donanıma sahip olmak. Dünyayı bu alanda takip etmek ve deneyimlemek…

Aynı zamanda deneyimletmekle... Ulaşabildiğim herkese koçluğu anlatmak ve onların bu süreci yaşamalarını sağlamak ikinci hareket noktam. Ancak burada kritik gördüğüm bir konu var: Hayatta durdukları yeri tesbit etmeye ve gerek gördükleri değişiklikler yönünde adım atmaya istekli ve cesaretli insanlarla çalışmak. Hayatının sahibi olan insanın kendisi. Hayatını nasıl geçireceğine, nasıl mutlu olacağına da yine insan kendisi karar veriyor. Bu anlamda da ancak kişi istekli olursa, buna inanırsa bir koç ile çalışmaktan kazanç sağlar. Karşılıklı güven duygusunun temel olduğu bu ilişkide koç hiçbir zaman davet edilmediği alanlara girmez. Tarafsız, yargılamayan ve yönlendirmeyen bir yaklaşımla aslında danışana bir ayna görevi görür.

Ayna olmak kolay değil...Dolayısıyla çok boyutlu bakabilmek ve bunu yansıtabilmek lazım. Bu yüzden, koçluğun sadece sonuç odaklı değil aynı zamanda süreç odaklı olduğunu da düşünüyorum. Diğer bir deyişle koçluğu sadece bir yerlere ulaşmak, bir şeyleri başarmak veya değiştirmek için bir araç olarak görmüyorum. Bunları yapabilmek için de zaten gerekli olan farkındalığı artırmak.

Benim koçluk yaklaşımım, öğrenmeyi, farkındalığı derinleştirerek aksiyonlar yaratma yolunu açmak. Günümüzün hızlı dünyasında, aksiyonlardan aksiyonlara koştuğumuz dünyada, biraz durmaya, durduğumuz yerde kalmaya ve bunu sorgulamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyourm. Aynı, hızlı bir egzersiz veya uzun bir koşudan sonra vücut dengemizi tekrar yerine getirmek için, yavaş yavaş, derin derin nefes alıp durma ihtiyacımız gibi.

Son olarak, koç olmak, kendi kendinin koçu olmayı ve hayatını bu sorumlulukla yaşamayı da getiriyor. Koçların çevrelerine ilham verebilen bir hayatı yaşamaları gerektiğine inanıyorum. Koçluk becerilerini sadece mesleki olarak kullanmak değil, içselleştirip hayatı bu doğrultuda yaşamaktan bahsediyorum... Yani sadece “koçluk yapmak” değil gerçekten “koç olmak.”

Koçluğa ilk başladığım zamanlar oğlum 6 yaşındaydı ve bana bir gün anne keşke koç olacağına geyik olsaydın; biraz da geyik muhabbeti yapardık demişti. Bu benim için önemli bir öğreti oldu, dolasıyla koçluğu didaktik, mekanik, öğreten bir süreç olarak görmek yerine samimiyet, açıklık ve keyifle yürütülen bir düşünce ortaklığı olarak görüyorum.